O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That will change nothing.
Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I've got nothing to say to him.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That'll change nothing.
Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I've got nothing to say to him.
Onu geri getirmek için yapabileceğimiz hiç bir şey yok.
- There is nothing we can do to bring him back.
Tomun yapacak başka hiç bir şeyi yok.
- Tom has nothing else to do.
Maddenin esas olarak hiçlikten oluşmaktadır.
- Matter is composed chiefly of nothing.
Akıllı insanlar hiçlikten nasıl para kazanılacağını bilirler.
- Clever people know how to make money out of nothing.
O, sevgilisinin arzuların tatmin etmek için her şeyi yaptı ama hiçbiri işe yaramadı.
- He had done everything to satisfy his beloved's desires, but nothing worked.
Ya hepsi, ya da hiçbiri.
- It's either everything or nothing.
Son puan iki sıfırdı.
- The final score was two to nothing.
Senin değerin sıfırdan daha az.
- You're worth less than nothing.
Hiçbir şey birinin boşuna yaptığı şey kadar pahalı değildir.
- Nothing is as expensive as what one does in vain.
Ben bu kitabı boşuna aldım.
- I got this book for nothing.
Gerçekleştirmediğin sürece hiçbir şey olmaz.
- Nothing happens unless you make it happen.
Hiçbir şey tesadüfen olmaz.
- Nothing happens by chance.
Tom öyle bir şeyin bir daha asla olmayacağını söyledi.
- Tom said that nothing like that would ever happen again.
Hiçbir şey asla değişmeyecek.
- Nothing will ever change.
Katiyen yapmayacaksın.
- You'll do nothing of the kind.
Tüm gün katiyen bir şey yemedim.
- I ate absolutely nothing the whole day.
My holiday was rubbish, there was sod all in the way of things to do.
You all are driving that truck?.
I'm glad you all came here today.