Birisi masanın üstünde yanan bir sigara bıraktı.
- Someone left a burning cigarette on the table.
Tom yanan binada sıkışmış çocukları kurtarmak için gücü dahilinde her şeyi yaptı.
- Tom did everything within his power to save the children that were trapped in the burning building.
Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
- Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
İşitebilmek için önde oturdu.
- He sat in the front so as to be able to hear.