O, elleriyle hızlıdır.
- He's quick with his hands.
Hızlı bir kahvaltı yaptım.
- I had a quick breakfast.
Onu elimden geldiği kadar çabuk bitireceğim.
- I'll finish it as quickly as I can.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
- Care aged him quickly.
Zaman çabucak geçiyor.
- Time passes by quickly.
Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
- Let's complete this picture quickly.
O kıvrak zekalı bir adam.
- He is a quick-witted man.
Tom kıvrak zekalı, değil mi?
- Tom is quick-witted, isn't he?