O, zamanında varmak için koştu.
- He ran, so as to arrive on time.
Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık.
- We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.
O çok iştah açıcı görünmüyor.
- That doesn't look very appetizing.
Yemek çok iştah açıcı görünmüyordu.
- The food didn't look very appetizing.