so as

listen to the pronunciation of so as
Englisch - Türkisch
ki
kadar gibi suretle
gibi suretle
veçhile için ki
veçhile
kadar

İnsanların hepsi küçük bir çocuk İmparator çıplak! deyinceye kadar aptal görünmemek için ona gerçeği söylemeden imparatorun giysilerini övdü. - The people all praised the emperor's clothes without telling him the truth so as not to seem stupid, until a little boy said, The emperor is naked!

Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım. - Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.

amacıyla

Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık. - We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.

için

Randevuma geç kalmamak için otobüse bindim. - I took a bus so as not to be late for my appointment.

Korkutmamak için onunla nazik şekilde konuştum. - I spoke to him kindly so as not to frighten him.

so as to
-mek için: He did this so as to prevent theft. Bunu, hırsızlığı önlemek için yaptı
so as to
-mek amacıyla
so as to
-ecek bir şekilde
so as to
-mek için
so as to
için

Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık. - We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.

İşitebilmek için önde oturdu. - He sat in the front so as to be able to hear.

so as to
-cek biçimde
So as to
-mak için
meas
ölçüm

Kesin ölçümler gerekli. - Precise measurements are required.

Uluslararası Sun-Earth Explorer 3 uzay gemisi kuyruklu yıldız Giacobini-Zinner'in kuyruğu boyunca uçarken 11 Eylül 1985'te ilk doğrudan kuyruklu yıldız ölçümleri yaptı. - The International Sun-Earth Explorer 3 (ISEE-3) spacecraft made the first ever direct cometary measurements on September 11, 1985 as it flew through the tail of Comet Giacobini-Zinner.

so as to
1. -mek için: He did that so as to annoy me. Beni kızdırmak için yaptı. 2. -ecek bir şekilde: He coughed so as to attract Selmin´s attention. Selmin´in dikkatini çekecek bir şekilde öksürdü
so as to
ecek şekilde
so as to
mak için
Türkisch - Türkisch

Definition von so as im Türkisch Türkisch wörterbuch

HERAS
(Osmanlı Dönemi) Dikenli ağaç
USAS
(Osmanlı Dönemi) Çok kıl
Englisch - Englisch
so that, in a manner that
sbas
A Satellite Based Augmentation System (SBAS) is a system that supports wide-area or regional augmentation through the use of additional satellite-broadcast messages
sbas
Satellite Based Augmentation System (SBAS)
so as to
in order to; "he observed the snakes so as to describe their behavior"
so as to
in order to, in order that, so that
so as to
in order to; "he observed the snakes so as to describe their behavior
Türkisch - Englisch

Definition von so as im Türkisch Englisch wörterbuch

usas
USAŞ
so as

    Türkische aussprache

    sō äz

    Aussprache

    /ˈsō ˈaz/ /ˈsoʊ ˈæz/

    Etymologie

    [ 'sO, esp before adj or adv ] (adverb.) before 12th century. Middle English, from Old English swA; akin to Old High German sO so, Latin sic so, thus, si if, Greek hOs so, thus, Latin suus one's own; more at SUICIDE.

    Gemeinsame Collocations

    so as to
Favoriten