Kasaba halkı kaçakçıların ne olduğunu hakkında şaşılacak derecede toydu.
- The townspeople were astonishingly naive about what the smugglers were.
Leyla'nın babası bir kaçakçıdır.
- Layla's father is a smuggler.
Kaçakçılardan korkmadıklarını söylediler.
- They said they were not afraid of smugglers.
Kasaba halkı kaçakçıların ne olduğunu hakkında şaşılacak derecede toydu.
- The townspeople were astonishingly naive about what the smugglers were.
Tom Mary'nin hastane odasına bir şişe viski kaçırdı
- Tom smuggled a bottle of whiskey into Mary's hospital room.
Usage. Used only in the plural form, budgie smugglers.