Aslında, ufak bir şikayetim var.
- Actually, I do have one small complaint.
Kız kardeşim ve ben tatilde Fuji Dağı'nın dibindeki ufak bir köyde kaldık.
- During the vacation my sister and I stayed at a small village at the foot of Mt. Fuji.
Hollanda küçük bir ülkedir.
- Holland is a small country.
Hollanda küçük bir ülkedir.
- The Netherlands is a small country.
Onun çiçek hastalığının zayıf evresini geçirdiğini söylediler.
- They said he had a weak form of smallpox.
Kim onun o kadar zayıf ve küçük olabileceğini düşünürdü?
- Who would have thought that she could be so thin and small?
Moncalvo çok küçük bir İtalyan şehridir.
- Moncalvo is the smallest Italian city.
Önemsiz şeyleri dert etme.
- Don't make such a big deal out of small things.
New York'un nüfusu Tokyo'nunkinden daha küçüktür.
- The population of New York is smaller than that of Tokyo.
Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.
- Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen.
Bizim bir bayan arkadaşımız, geçen hafta küçük bir kasabaya bir seyahat yaptı.
- A woman friend of ours took a trip to a small town last week.
Tom otelin arkasındaki küçük restoranda yemek yemek istedi.
- Tom wanted to eat at the small restaurant behind the hotel.
Ne kazandığın patronun maaşı ile karşılaştırıldığında ufak tefek şey.
- What you make is small potatoes compared to the boss's salary.
Krem şantiye az miktarda brendi ekledi.
- A small amount of brandy is added to the whipped cream.
Az miktarda para ödenirdi.
- He would be paid a small amount of money.
Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
- Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
Ondan daha küçük herhangi bir şeyin yok mu?
- Don't you have anything smaller than that?
Biraz daha küçük olanı var mı?
- Do you have one a little smaller?
Avustralya dünyadaki en küçük kıtadır.
- Australia is the smallest continent in the world.
Vatikan dünyanın en küçük ülkesidir.
- The Vatican is the smallest country in the world.
Remember when the children were small?.
His smallness didn't bother him, except when he needed something off the top shelf.
He's just a petty hooligan, but if he had just a little more initiative, he could be a major criminal leader.
- He's just a small-time thug, but if he had just a little more moxie, he could be a big-time boss.
I have a little money with me.
- I have small change with me.
... So taxes for small businesses are lower now than they were ...
... $3,600.00. I said I would cut taxes for small businesses, who are the drivers and engines ...