O, yüzünde sinsi bir gülümsemeyle bana baktı.
- She looked at me with a sly smile on her face.
Hancı sinsice sırıttı.
- The innkeeper grinned slyly.
Tom ve Mary atlı kızak yolculuğuna gitti.
- Tom and Mary went on a horse-drawn sleigh ride.
Tom ve Mary atlı kızak yolculuğuna gitti.
- Tom and Mary went on a horse-drawn sleigh ride.
Sen kurnaz biri değil misin?
- Aren't you the sly one?