Tom baş aşağı yavaş yavaş yürüyordu.
- Tom was walking slowly with his head down.
Nehir yavaş yavaş denize doğru akar.
- The river flows slowly to the sea.
Yavaşça gözlerini kapadı.
- She slowly closed her eyes.
Mary Japonjayı yavaşça konuştu.
- Mary spoke Japanese slowly.