Ben hamlemi yaptığımda, o bana tokat attı ve soğuk bir duş almamı söyledi.
- When I made my move she slapped me and told me to take a cold shower.
O onun yüzüne tokat attı.
- She slapped him in the face.
Yine de... bana tokat atmak zorunda değildi!
- Even so ... she didn't have to slap me!
Onun yüzüne tokat atmak yerine, ona tükürdü ve aşağılayarak uzaklaştı.
- Instead of slapping him in the face, she spit in it, and walked contemptuously away.
Doruk noktasında, Tom Mary'ye tokat attı.
- In the heat of the moment, Tom slapped Mary.
Tom Mary'nin yumruğunu bloke etti, sonra sağ eliyle ona tokat attı.
- Tom blocked Mary's punch, then slapped her with his right hand.
Tom dizine şaplak attı ve güldü.
- Tom slapped his knee and laughed.
Tom Mary'nin sırtına şaplak attı.
- Tom slapped Mary on the back.
He tossed the file down slap in the middle of the table.
We'd better slap some fresh paint on that wall.
... agency, just a few months ago, had to be slapped down from its plan to put hidden microphones ...