Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.
- This part of the tune needs some real skill. It took me ages to learn how to play it on the piano.
Amerika'da iken İngilizce becerisini geliştirdi.
- He developed his English skill while he was in America.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Çalışan bir adama yaşına göre değil maharetine göre ödeme yapılmalı.
- A working man should be paid in proportion to his skill, not his age.
İyi bir tercüman olmak için, sanırım Tom yeteneklerini biraz daha geliştirmeli.
- To be a good translator, I think Tom needs to hone his skills a bit more.
Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
- Students should develop their reading skills.
Yeteneği ve sanatı olan bu dünyada ünlü olur.
- He who has skill and art, becomes famed in the world.
Yetenekli sanatkâr parçalanmış vazoyu parça parça restore etti.
- The skilled craftsman restored the shattered vase piece by piece.
Sen gerçekten oldukça becerikli bir araştırmacısın.
- You really are quite a skillful investigator.
Tom bunu yapmada becerikli.
- Tom is skillful at doing that.
Joseph yetenekli bir ekonomisttir.
- Joseph is a skilled economist.
Oldukça yetenekli bir arabulucusun.
- You're quite a skilled negotiator.
Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
- Students should develop their reading skills.
İyi bir tercüman olmak için, sanırım Tom yeteneklerini biraz daha geliştirmeli.
- To be a good translator, I think Tom needs to hone his skills a bit more.
Erkek kardeşi sakardır, ama o usta bir cerrahtır.
- His brother is all thumbs, but he is a skillful surgeon.
Onunla çok ustaca başa çıktın.
- You handled that very skillfully.
Homer diğer bütün şairlere ustaca yalan söyleme sanatını öğretti.
- Homer has taught all other poets the art of telling lies skillfully.
O, babası kadar ustaca kayar.
- He can ski as skillfully as his father.
Bu kurs İlkyardımda temel becerileri öğretir.
- This course teaches basic skills in First Aid.
İngilizce becerilerimi geliştirmek istiyorum.
- I'd like to improve my English skills.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
O babası kadar ustaca kayak yapabilir.
- He can ski as skilfully as his father.
O babası kadar ustaca kayak yapabilir.
- He can ski as skilfully as his father.
Bu takımın daha yetenekli oyunculara ihtiyacı var.
- The team needs more skillful players.
Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
- Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
And I am skiller than you.
... and employers, so that if they've got a skill set that we ...
... that shows the worker skill breakdown. ...