I think these are yours.
- Sanırım bunlar sizinkiler.
Our children are at school; where are yours?
- Bizim çocuklar okulda; sizinkiler nerede?
It’s all yours.
Yours sincerely, Yours faithfully, Yours, Sincerely yours.
I know that you're a teacher.
- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
I don't see your point.
- Siz insanları anlamıyorum.
Tom wouldn't leave without your permission.
- Tom sizin izniniz olmadan gitmedi.
I'd never borrow anything of yours without asking first.
- Öncelikle sormadan sizin herhangi bir şeyinizi asla ödünç almam.
How many times have I told you guys to stay out of my room?
- Siz arkadaşlara odamın dışında kalmanızı kaç kez söyledim.
Your ideas are all out of date.
- Sizin fikirleriniz tamamen çağ dışıdır.
It's none of your business.
- Bu sizi ilgilendirmez.
That's none of your business.
- Onun sizinle bir ilgisi yok.
Kaoru, yours is the best reaction so far - you win the grand prize.
- Kaoru, şimdiye kadar en iyi tepki sizinki - büyük ödülü kazanırsınız.
In that respect, my opinion differs from yours.
- O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.