Komşu masada Almanca konuşan bir çift oturuyordu.
- At the neighbouring table sat a German-speaking couple.
İki komşu ülke arasındaki sınır kapalı kalır.
- The border between the two neighbouring countries remains closed.
Komşu ülkelerle ticareti desteklemeliyiz.
- We must promote commerce with neighboring countries.
O ülke, komşu ülkelerle olan diplomatik ilişkileri kesti.
- That country broke off diplomatic relations with the neighboring countries.