situated in or facing or moving toward the east

listen to the pronunciation of situated in or facing or moving toward the east
Englisch - Türkisch

Definition von situated in or facing or moving toward the east im Englisch Türkisch wörterbuch

east
doğu

Şehir Londra'nın doğusuna uzanmaktadır. - The city lies east of London.

Doğu cephesinde savaşı kaybettiler. - They lost the war on the eastern front.

east
şark
east
doğuya doğru

Rüzgar doğuya doğru esiyor. - The wind is blowing east.

Onlar doğuya doğru seyahat etti. - They travelled eastwards.

east
(zarf) doğuya doğru
east
doğu halkı veya uygarlığı
east
doğuya

Onun şehirden ayrıldığını ve doğuya taşındığını duydum. - I heard that he left town and moved east.

Bir nehir şehri doğuya ve batıya ayırır. - A river separates the city into east and west.

east
Hindi çini ve Doğu Hint Adaları
east
doğu ülkeleri

Doğu ülkelerinin kültürlerinin öğrenimini yaptı. - He has studied the cultures of Eastern Countries.

Hava korsanları orta doğu ülkelerindendi. - The hijackers were from Middle Eastern countries.

east
{s} doğuya doğru olan
east
{s} doğu. z. doğuya doğru, doğuya
east
East Indies Hindistan
east
Uzak Do

Habarovsk, Rus Uzak Doğusu'nun en büyük şehirleri arasındadır. - Khabarovsk is among the largest cities of the Russian Far East.

east
doğu ile ilgili
east
easter doğudan esen rüzgar
east
{s} doğudan esen
east
{s} doğudaki

Berlin duvarı Doğudaki Almanların Batıya kaçmasını engellemek için inşa edilmiştir. - The Berlin wall was built to prevent East Germans from fleeing to the West.

east
(isim) doğudaki bölüm, gündoğusu rüzgârı
Englisch - Englisch
east
situated in or facing or moving toward the east

    Silbentrennung

    si·tu·a·ted in or fac·ing or mo·ving to·ward the east

    Türkische aussprache

    sîçueytîd în ır feysîng ır muvîng tıwôrd dhi ist

    Aussprache

    /ˈsəʧo͞oˌātəd ən ər ˈfāsəɴɢ ər ˈmo͞ovəɴɢ təˈwôrd ᴛʜē ˈēst/ /ˈsɪʧuːˌeɪtɪd ɪn ɜr ˈfeɪsɪŋ ɜr ˈmuːvɪŋ təˈwɔːrd ðiː ˈiːst/
Favoriten