O, niyetinde oldukça kararlıydı.
- He was quite decided in his determination.
O zaman ben de Muhafazakarım dedi Anne kararlı bir şekilde.
- Then I'm Conservative too, said Anne decidedly.
Sanırım o kararlaştırılmış.
- I guess it's decided.
İşinden ayrılmaya karar verdi.
- She decided to quit her job.
Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.
- I decided to be happy because it's good for my health.
O, neye karar verildiğini uzun uzadıya açıkladı.
- He explained at length what had been decided.
Duvarları açık maviye boyamaya karar verdik.
- We've decided to paint the walls light blue.
Sigara içmekten kesin olarak vazgeçti.
- He decided to give up smoking once and for all.
Mary işe geri dönmeye karar verse, Tom kesinlikle memnun olmaz.
- Tom certainly wouldn't be pleased if Mary decided to go back to work.