Tell them we're unarmed.
- Onlara silahsız olduğumuzu söyle.
Pirates made unarmed merchant ships prey.
- Korsanlar silahsız ticaret gemilerini av yaptı.
Tom has been accused of shooting an unarmed man.
- Tom silahsız bir insanı vurmakla suçlandı.
Karate is an art of unarmed defense.
- Karate silahsız bir savunma sanatıdır.
He used his umbrella as a weapon.
- O, şemsiyesini bir silah olarak kullandı.
Weapons export was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
He keeps this gun loaded.
- O, bu silahı yüklü bulundurur.
Toss your gun over here.
- Silahını buraya fırlat.
Tom did time for armed robbery.
- Tom silahlı soygun için cezasını doldurdu.
We must consider the question of whether we can afford such huge sums for armaments.
- Böylesine büyük bir silahlanma için paramızın olup olmadığı sorusunu göz önüne almalıyız.
Americans have the right to bear arms.
- Amerikalılar silah taşıma hakkına sahiptir.
The export of arms was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
Let there be an end to wars and weaponry.
- Savaşlara ve silahlara bir son verelim.
He used his umbrella as a weapon.
- O, şemsiyesini bir silah olarak kullandı.
China is working to modernize its weapons program.
- Çin, silah programını modernleştirmek için çalışıyor.
People have started arming themselves.
- Millet silahlanmaya başladı.
The troops had plenty of arms.
- Askerlerin bol miktarda silahları vardı.
Tom did time for armed robbery.
- Tom silahlı soygun için cezasını doldurdu.
I don't have a firearm.
- Bir ateşli silahım yok.
There are few legal constraints on the sale of firearms in the U.S.
- ABD'de ateşli silah satışı üzerine birkaç yasal sınırlama vardır.
Tom held the hostages at gunpoint while Mary gathered the cash.
- Tom, Mary parayı toplarken rehineleri silahla tuttu.