Onun önemli olabileceğini düşündüm.
- I thought it might be significant.
Süper güçler silahsızlanmada önemli gelişme yaptılar.
- The superpowers made significant progress in disarmament.
Anlamlı farklılıklar bulundu.
- Significant differences were found.
Her sözcük anlamlıdır.
- Every word is significant.
Tom'un Fransızcası önemli oranda gelişti.
- Tom's French has improved significantly.
Benim bürom seninkinden önemli ölçüde daha aydınlıktır.
- My office is significantly brighter than yours.
Bu önemli derecede farklı.
- This is significantly different.
Tom önemli derecede daha iyi yapıyor.
- Tom is doing significantly better.
Benim sevgilim bir dil okulunda çalışıyor ve onu çok seviyor.
- My significant other works at a language school and loves it very much.
Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
- Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
Son on yıl boyunca hangi ülkeler önemli ölçüde gelişti?
- Which countries have developed significantly during the past ten years?
That was a very significant step in the right direction.
... like me and him, and to pay for it, we're having to initiate significant cuts in federal ...
... significant reasons. The first one is that it doesn't actually solve the problem. Breaking ...