Polis durmam için işaret etti.
- The policeman signaled me to stop.
İşaretim için beklemede kalın.
- Stand by for my signal.
O, ona karışık sinyaller verdi.
- She gave him mixed signals.
Tom çoğunlukla dönüş sinyalini kullanmayı unutur.
- Tom often forgets to use his turn signal.
Tom çoğunlukla dönüş sinyalini kullanmayı unutur.
- Tom often forgets to use his turn signal.
O, ona karışık sinyaller verdi.
- She gave him mixed signals.
Tom'un büyükbabası orduda bir muhabere subayıydı.
- Tom's grandfather was a signal officer in the army.
Tom'un dedesi kara muhabere subayıydı.
- Tom's grandfather was a signal officer in the army.
I cannot get a signal.
... And it's their job to signal to the whole community if ...