Şüphesiz iyi bir fikir ama uygulamaya koymak zor.
- It's a good idea, to be sure, but it's hard to put it into practice.
Şüphesiz, o bir şoktu.
- It was a shock, to be sure.
Tom sadece güvenli olması için bir kurşun geçirmez yelek giydi.
- Tom put on a bullet-proof vest, just to be safe.
Sanırım burada güvenli olacağız.
- I think we'll be safe here.
She'll be safe with me.
- Sie wird bei mir sicher sein.
You will be safe with me.
- Du wirst bei mir sicher sein.