Bu konuda çok emin olmazdım.
- Ich wäre mir da nicht so sicher.
Kanama olmadığından emin olmalıyız.
- Wir müssen sicher sein, dass keine Blutung vorhanden ist.
Değerli eşyalarını güvenli bir yerde saklamalısın.
- Du solltest deine Wertsachen an einem sicheren Ort aufbewahren.
O, oyunu mutlaka kazanacak.
- He is certain to win the game.
Çeviri bir kadın gibidir. Güzelse güvenilir değildir. Güvenilirse kesinlikle güzel değildir.
- Translation is like a woman. If it is beautiful, it is not faithful. If it is faithful, it is most certainly not beautiful.
İstasyonda güvenilir bir beyefendiyle karşılaştım.
- I met a certain gentleman at the station.
Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.
- Properly used, certain poisons will prove beneficial.
Belirli bir ölçüde ona güvenebilirim.
- I can trust him to a certain extent.
O, kesinlikle cesaretsiz değildir.
- He is certainly not without courage.
Kesinlikle,kart oynamayı severim.
- Certainly, I like playing cards.
Ted'in oyunu kazanacağı belliydi.
- Ted was certain of winning the game.
Ona belli bir genç doktor tarafından bakıldı.
- He was taken care of by a certain young doctor.
Tom kesinlikle hepimizin eğlendiğinden emin oldu.
- Tom certainly made sure we all had a good time.
Tom kesinlikle kendinden emin görünüyor.
- Tom certainly sounds confident.
This bridge looks secure.
- Die Brücke sieht sicher aus.
Not all browsers are secure.
- Nicht alle Browser sind sicher.
Please make sure that your seat belt is securely fastened.
- Bitte vergewissern Sie sich, dass Ihr Sicherheitsgurt fest geschlossen ist.
Against all expectations, the Apollo spacecraft made it safely back to Earth.
- Entgegen allen Erwartungen kehrte die Raumfähre Apollo sicher zur Erde zurück.
I felt relieved when my plane landed safely.
- Ich war erleichtert, als mein Flugzeug sicher gelandet war.
You'll be safe with her.
- Bei ihr wirst du sicher sein.
You will be safe with me.
- Du wirst bei mir sicher sein.