show facts, to make things clear

listen to the pronunciation of show facts, to make things clear
Englisch - Türkisch

Definition von show facts, to make things clear im Englisch Türkisch wörterbuch

write
(İnşaat) yazmak

O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır. - That's the computer he used to write the article.

Onun bir imzasını isteyeceğim. Yazmak için bir şeyin var mı? - I'm going to ask him for an autograph. Do you have anything to write with?

write
yazı yazma

Kütüphane kitaplarına yazı yazmayın. - Don't write in library books.

Mary yazı yazmak istedi. - Mary wanted to write.

write
write in bir metne ilave yapma
write
(fiil) yazmak, kaleme almak, kâğıda dökmek, yazı yazmak; bestelemek, yazarlık yapmak; mektup yazmak
write
yaz

Visual Basic ile programlar yazabiliyorum. - I can write programs in Visual Basic.

Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın. - You must not write a letter with a pencil.

write
{f} bestelemek
write
write down yazmak
write
{f} yazı yazmak: He's learning to write. Yazı yazmayı öğreniyor
write
nothing towrite ome about bahsetmeye değmez
write
{f} yazarlık yapmak
write
{f} (bir şeyi) yazmak: Can you write your name? İsmini
write
{f} (wrote, writ.ten)
write
yazma

Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın. - You must not write a letter with a pencil.

Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var. - I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.

write
kaitplik etmek
write
(Sigorta) sigortalamak
write
{f} mektup yazmak

Ben bir mektup yazmak zorundayım. - I have to write a letter.

Mektup yazmak zorunda mıyım? - Do I have to write a letter?

write
teklif etmek
write
yazı ile yermek
write
{f} kâğıda dökmek
Englisch - Englisch
write