Duyulmak için bağırmak zorunda kaldım.
- I had to shout in order to be heard.
Bağırmak zorunda değilsin.
- You don't have to shout.
Bağırma sesi giderek zayıfladı.
- The sound of shouting grew faint.
Bağırmaktan sesleri kısıldı.
- They were all hoarse from shouting.
Bağırmaktan sesleri kısıldı.
- They were all hoarse from shouting.
Sesinin çıktığı kadar bağırdı.
- She shouted at the top of her voice.
Dikey kayalıklardan uzak durun! o bağırdı.
- Keep away from the vertical cliff! she shouted.
Her ev diğerine bağırma mesafesindedir.
- Each house is within shouting distance of another.
Man at the bar cos it was his shout.