Gerçekten yüksek sesle bağırmak zorunda mıydın?
- Did you really have to yell that loud?
Tom bana bağırmak zorunda değildi.
- Tom didn't have to yell at me.
Mary onun kızına bağırmakla ilgili kendini suçlu hissetti.
- Mary felt guilty about yelling at her daughter.
Tom bana bağırmak zorunda değildi.
- Tom didn't have to yell at me.
Bağırmak ve çığlık atmak seni hiç bir yere götürmez.
- Yelling and screaming is not going to get you anywhere.
Tom çığlık atıyordu ve bağırıyordu.
- Tom was screaming and yelling.
Bağırmak ve çığlık atmak seni hiç bir yere götürmez.
- Yelling and screaming is not going to get you anywhere.
Zirveye vardığımızda hepimiz çığlık attık.
- When we reached the summit, we all yelled out into the void.