Kısa bir hikaye yazmaya çalıştı.
- He tried writing a short story.
Tom kısa bir hikaye okuyor.
- Tom is reading a short story.
O bir kısa öykü yazarı.
- She is a short story writer.
Onun yakın zamanda yayımlanan öykü koleksiyonu Esperanto'da post modern eserlerin meraklılarını heyecanlandırıyor.
- Her recently-released short story collection thrills enthusiasts of postmodern works in Esperanto.
Paul dün gece bir kısa hikaye okuyordu.
- Paul was reading a short story last night.
Trajedinin kalbi, bir kısa hikaye olarak, bir çatışmadır.
- The heart of the tragedy, as of a short story, is a conflict.