Tom kestirmeden gitti.
- Tom took a short cut.
Kestirme bir yol bulmak için haritayı incelediler.
- They studied the map to find a short cut.
O, saçını kısa kestirdi.
- He had his hair cut short.
O, saçını kısa kestirdi.
- She had her hair cut short.
Zamanımız bitti ve röportajı kısa kesmek zorunda kaldım.
- We ran out of time and had to cut short the interview.
Eğitim için kısa yol yoktur.
- There is no shortcut to education.
Bu, okula bir kısa yoldur.
- It's a shortcut to the school.
Tom'un evine bir kısayol biliyordum.
- I knew a shortcut to Tom's house.
Tom bir kısayol bilir.
- Tom knows a shortcut.
Bu, okula bir kestirme yoldur.
- It's a shortcut to the school.
Biz zamanında limana varamayacağız. Kestirmeden gidelim.
- We won't be able to arrive at the harbor in time. Let's take a shortcut.
Bu, okula bir kestirme yoldur.
- It's a shortcut to the school.
Bu genellikle okula gittiğim kestirme yol.
- This is the shortcut that I usually take to school.
The party was cut short because everything was getting broken.