Tom korunaklı bir hayat sürdü.
- Tom has led a sheltered life.
Tom korunaklı bir hayat yaşıyor.
- Tom lives a sheltered life.
Tom korunaklı bir hayat yaşıyordu.
- Tom lived a sheltered life.
Bu çiçekler yağmurdan korunmalıdır.
- These flowers should be sheltered from the rain.
Kendime bir barınak inşa ettim.
- I built myself a shelter.
O, misafirine yemek getirdi ve ona barınak sağladı.
- He brought food to his guest and provided him shelter.
Yağmurdan dolayı sığınak aradılar.
- They sought shelter from the rain.
Keçiler ıslanmayı sevmez, koyun ve diğer hayvanlardan daha çabuk sığınak ararlar.
- Goats do not like getting wet and will seek shelter quicker than sheep and other livestock.
İnsanlar kendilerini korumak için sığınaklar tasarladı.
- People devised shelters in order to protect themselves.
Ben bir ağacın altına sığınmak zorunda kaldım.
- I had to take shelter under a tree.
Onlar yağmurdan sığınmak için bir yer aradı.
- They looked for a place to take shelter from the rain.
Onlar yağmurdan sığınmak için bir yer aradı.
- They looked for a place to take shelter from the rain.
Ben bir ağacın altına sığınmak zorunda kaldım.
- I had to take shelter under a tree.
İnsanlar kendilerini korumak için sığınaklar tasarladı.
- People devised shelters in order to protect themselves.
Tom korunaklı bir hayat yaşıyor.
- Tom lives a sheltered life.
Bu çiçekler yağmurdan korunmalıdır.
- These flowers should be sheltered from the rain.
Evsiz, serin sağanaktan korunmak için sığınak aradı.
- The homeless sought shelter from the chilly shower.
Bu çiçekler yağmurdan korunmalıdır.
- These flowers should be sheltered from the rain.
Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.
- Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.
Tom yağmurdan korunmak için sığınak aradı.
- Tom sought shelter from the rain.
Evsiz, serin sağanaktan korunmak için sığınak aradı.
- The homeless sought shelter from the chilly shower.
Tom çok korunaklı bir yetiştirmeye sahipti.
- Tom had a very sheltered upbringing.
Tom korunaklı bir hayat yaşıyor.
- Tom lives a sheltered life.
Asker sipere sığındı.
- The soldier took shelter in the foxhole.
The boat was much safer, during the storm, in the sheltered cove.
... as sheltered leaving this can't be seen from the same o'quinn arriving here from ...