Onun konuşması sırasında öğrenciler istekli olarak dinlediler.
- The pupils listened eagerly during his speech.
Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Gençler yurt dışına gitmekte çok hevesli.
- Young people are eager to go abroad.
Oraya gitmeye çok hevesli.
- He is very eager to go there.
Onlar seni görmek için sabırsızlanıyorlar.
- They're eager to see you.
Tom Mary'yi görmek için sabırsızlanıyordu.
- Tom was eager to see Mary.