Şimdilik, bu odayı arkadaşım ile paylaşmak zorundayım.
- For the time being, I must share this room with my friend.
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
Marketin %20 lik bir hissesine sahibiz.
- We have a 20% share of the market.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Bu şehrin kamusal bisiklet paylaşım programı vardır.
- This city has a public bike share program.
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
- Share prices have been erratic this last month.
Onlar mülkiyet payları hakkında tartışıyor.
- They are arguing about their share of the property.
Yolculuğum hakkında bir şey paylaşmak için doğal olarak şimdi herkesin beni beklediğini biliyorum.
- I know that now, naturally, all are waiting for me to share something about my voyage.
Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.
- Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.
Karı paylaşmada anlaşalım.
- Let's agree to share in the profits.
Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
- Germany shares a border with France.
Kar payını talep etti.
- He claimed his share of the profits.
Tom'un kar payı vardı.
- Tom had a share in the profits.
Odayı kız kardeşimle paylaşıyorum.
- I share the room with my sister.
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
They share a language.
Upload media from the browser or directly to the file share.