Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet her at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet him at the coffee shop.
İşler biçimlenmeye başlıyor.
- Things are starting to take shape.
Düşünceler, tarihin rotasını biçimlendirir.
- Ideas shape the course of history.
Mağazada yeni bir uzun balık oltası var.
- There’s a new long fishing rod in the shop.
Burada çok az mağaza var ve sinema da korkunç.
- There are very few shops and the cinema is awful.
Eski ev kötü bir şekildeydi.
- The old house was in bad shape.
Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
- Our political system was shaped by feudal traditions.
Formda kalmak için ne yaparsın.
- What do you do to stay in shape?
Tom nasıl formda kalacağını gerçekten biliyor.
- Tom really knows how to stay in shape.
Gecenin ortasında uyandım ve yatağımda garip, korkunç bir hayalet gördüm.
- I woke up in the middle of the night and saw a strange, scary shape on my bed.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
- I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Alışveriş etmek için şehir merkezine gidiyoruz.
- We're going downtown to go shopping.
Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi.
- The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance.
Yerel mağazalar turistlerle iyi iş yapar.
- Local shops do good business with tourists.
Müzik öfkeye ses, eğlenceye şekil verir.
- Music gives sound to fury, shape to joy.
Diş etleriniz kötü durumda.
- Your gums are in bad shape.
O gerçekten iyi durumda.
- He's really in good shape.
Kolu bir ördeğin kafası gibi şekillendirilmiş.
- The handle is shaped like a duck's head.
Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
- Our political system was shaped by feudal traditions.
Sami'nin bir araba tamirhanesi var.
- Sami owns an auto body shop.
Bunu tamirhaneye götür.
- Take it to the repair shop.
Tom'un evi piramite benzer biçimlidir.
- Tom's house is shaped like a pyramid.
Tamir atölyesine gidiyorum.
- I'm going to the repair shop.
Gecenin ortasında uyandım ve yatağımda garip, korkunç bir hayalet gördüm.
- I woke up in the middle of the night and saw a strange, scary shape on my bed.
Kolu bir ördeğin kafası gibi şekillendirilmiş.
- The handle is shaped like a duck's head.
Dil, düşündüğümüz şeyi şekillendirme gücüne sahiptir.
- Language has the power to shape the way we think.
Bir kafatası şeklinde bir asteroid, Cadılar Bayramı'nda Dünya'nın yanından geçip gitti.
- A skull shaped asteroid flew by the Earth on Halloween.
Sizinkinin şeklinde bir ceket istiyorum.
- I want a jacket shaped like yours.
The professor never pretended to the academic prerogative of forcing his students into his own channels of reasoning; he entered into and helped shape the discussion but above all he made his men learn to think for themselves and rely upon their own intellectual judgments.
The used bookshop wouldn't offer much due to the poor shape of the book.
He cut a square shape out of the cake.
We exercise to keep in good physical shape.
... this region was shaped by the combination action of wind and rain on ...
... learned from his education that shaped the direction of our nation. ...