Bu hapishane bir rezalettir.
- This prison is a disgrace.
Bu bizim aile için bir rezalet.
- It's a disgrace to our family!
Tom ailesi için bir yüz karasıdır.
- Tom is a disgrace to his family.
Sen bu aile için bir yüz karasısın!
- You're a disgrace to this family!
Tom ailesini rezil etti.
- Tom has disgraced his family.
Kendini rezil etmektense ölmeyi tercih eder.
- He would rather die than disgrace himself.
Kendimi rezil etmektense ölmeyi tercih ettim.
- I would rather die than disgrace myself.
Kendini rezil etmektense ölmeyi tercih eder.
- He would rather die than disgrace himself.
Utanç içinde yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.
- I would rather die than live in disgrace.
Utanç içinde yaşamaktansa öldürülmeyi tercih ederim.
- I would rather be killed than live in disgrace.
Onlar, oğullarının vahşi davranışlarıyla kendilerini rezil hissettiler.
- They felt disgraced by their son's wild behavior.
O bir yalan söyleyerek kendini rezil etti.
- He disgraced himself by telling a lie.