Benimle el sıkışmayı reddetti.
- He refused to shake hands with me.
El sıkışalım ve arkadaş olalım.
- Let's shake hands and be friends.
Devlet başkanıyla tokalaşmak zorundayım.
- I have to shake hands with the President.
Tom'un elleri titremeye başladı.
- Tom's hands began to shake.
Benim bütün vücudum titremeye başladı.
- My whole body began to shake.
Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.
- In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.
Tom bir protein sallaması içti.
- Tom drank a protein shake.