sezon

listen to the pronunciation of sezon
Türkisch - Englisch
season

Tom doesn't like the rainy season. - Tom yağışlı sezonu sevmez.

Strawberries are in season now. - Şimdi çilek sezonudur.

(Turizm) high season
(Turizm) peak season

Right now it's peak season in Cancún. - Şu anda Cancun'da yoğun sezon.

season (for an activity): tiyatro sezonu theatrical season
sezon dışı
(Turizm) off-season
sezon dışı
(Turizm) off season
sezon dışı
(Turizm) low season
sezon öncesi
preseason
sezon başı
beginning of season
sezon başı
start of season
sezon sonu
season final
durgun sezon
off-season
en yoğun sezon
peak season
kapalı sezon
close time
kapalı sezon
close season
yüksek sezon
high season
ölü sezon
off-season
ölü sezon
slack season, off season
Türkisch - Türkisch
Belirli bir süre: "Böylece tiyatro sezonu hakkında insan yarım saat içinde fikir edinebilmiş oluyor."- H. Taner
Genellikle sporda belli bir etkinlik süresi
Mevsim
Belirli bir süre
ölü sezon
Ölü mevsim
sezon
Favoriten