Tom lives a very simple life in a sparsely furnished apartment.
- Tom seyrek şekilde döşenmiş bir dairede çok basit bir hayat yaşıyor.
What's New Zealand like? Is it as sparsely populated as Australia?
- Yeni Zelanda nasıl bir yerdir? Avustralya kadar seyrek nüfuslu mudur?
He rarely goes to church.
- O seyrek olarak kiliseye gider.
Rain is scarce in this country.
- Yağmur bu ülkede seyrektir.
He rarely goes to church.
- O seyrek olarak kiliseye gider.
Taxis are few and far between during a rainstorm.
- Taksiler sağanak sırasında seyrekti.
Taxis are few and far between during a rainstorm.
- Taksiler sağanak sırasında seyrekti.
I come here infrequently. I usually shop across the street.
- Ben buraya seyrek olarak gelirim. Ben genellikle caddenin karşısında alışveriş yaparım.
Tom seldom sings, but I think he will tonight.
- Tom seyrek şarkı söyler ama sanırım bu gece söyleyecek.
Tom seldom sings, but I think he will tonight.
- Tom seyrek şarkı söyler ama sanırım bu gece söyleyecek.
She is very careful, so she seldom makes mistakes.
- O çok dikkatlidir bu nedenle seyrek hata yapar.
Taxis are few and far between during a rainstorm.
- Taksiler sağanak sırasında seyrekti.