I had a chance to travel abroad.
- Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
Traveling abroad is one of my favorite things.
- Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
He's accustomed to traveling.
- O, seyahat etmeye alışkındır.
She likes traveling best of all.
- O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
I traveled by myself.
- Tek başıma seyahat ettim.
Tom and Mary traveled around Japan.
- Tom ve Mary Japonya etrafında seyahat etti.
Tom and Mary travelled together around the world for three years.
- Tom ve Mary üç yıldır birlikte dünya çapında seyahat ettiler.
Have you ever travelled alone?
- Hiç yalnız seyahat ettin mi?
I really like travelling.
- Seyahat etmeyi gerçekten severim.
She went travelling with her friend.
- O, arkadaşıyla seyahat etmeye gitti.
I have to commute all the way from a distant suburb.
- Ben uzak bir banliyöden bütün yolu seyahat etmek zorundayım.