Odada dikiş dikmek için yeterli ışık yok.
- There's not enough light in this room for sewing.
Yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alıyor.
- The lonely patient derives pleasure from sewing.
Ben, yeni bir dikiş makinesi satın aldım.
- I bought a new sewing machine.
Annem bana dikiş makinesini verdi.
- My mother gave me her sewing machine.
O bir elbise dikiyor.
- She is sewing a dress.
Annem bana dikiş makinesini verdi.
- My mother gave me her sewing machine.
Bu yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alır.
- This lonely patient takes pleasure from sewing.
Dikiş dikmekte çok iyisin.
- You are very good at sewing.
Bunu dikmek birkaç saatimi aldı.
- It took me several hours to sew it.
Odada dikiş dikmek için yeterli ışık yok.
- There's not enough light in this room for sewing.
Bu dikiş makinasını kavramak ne kadar sürer?
- How long does it take to get the hang of this sewing machine?
İyi bir dikiş makinesini her yerde bulamayız.
- We can't find a good sewing machine anywhere.
Ben, yeni bir dikiş makinesi satın aldım.
- I bought a new sewing machine.
Gömleğime bir düğme diker misin?
- Would you sew a button on my shirt?
Tom'un eskiden uyuduğu odada bir dikiş makinesi ve bir ütü masası var.
- There is a sewing machine and an ironing board in the room where Tom used to sleep.
Mrs. Flanders had left her sewing on the table. There were her large reels of white cotton and her steel spectacles; her needle-case; her brown wool wound round an old postcard.
with sewing-machine precision.
Balls were first made of grass or leaves held together by strings, and later of pieces of animal skin sewn together and stuffed with feathers or hay.