I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Birçok hatalarına rağmen onu sevmekten kendimi alamıyorum.
When did you start liking baseball?
- Ne zaman beyzbolu sevmeye başladın?
This is why I dislike cats.
- Kedileri sevmememin nedeni budur.
My child dislikes the dentist.
- Çocuğum diş hekimini sevmez.
I can wait to love in heaven.
- Cennette sevmek için bekleyebilirim.
We should love our neighbors.
- Biz komşularımızı sevmeliyiz.
I can wait to love in heaven.
- Cennette sevmek için bekleyebilirim.
It is easy to love, but hard to be loved.
- Sevmek kolay fakat sevilmek zordur.
You have to like teaching in order to do it.
- Onu yapmak için öğretmenliği sevmek zorundasın.
You can't help but like them.
- Onları sevmekten başka çaren yok.
I love living with you.
- Sizinle yaşamayı seviyorum.
I'm sorry, I love you.
- Üzgünüm, seni seviyorum.
Art is loved by everybody.
- Sanat herkes tarafından sevilir.
All our teachers were young and loved teaching.
- Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.
Tom has loved Mary for a long time.
- Tom uzun süredir Mary'yi sevmektedir.
To love and to be loved, these are the biggest forms of happiness.
- Sevmek ve sevilmek, bunlar mutluluğun büyük biçimleridir.
There is more pleasure in loving than in being loved.
- Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.
It is pleasant to watch a loving old couple.
- Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.