I don't love you anymore.
- Artık seni sevmiyorum.
I love living with you.
- Sizinle yaşamayı seviyorum.
Life without beloved person has no sense.
- Sevilen kişi olmadan hayatın hiç anlamı yoktur.
Nothing is as beloved as what one does in vain.
- Hiçbir şey birinin boşa yaptığı kadar sevilen değildir.
If you want to be loved, love!
- Eğer sevilmek istiyorsan, sev!
All our teachers were young and loved teaching.
- Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.
There is more pleasure in loving than in being loved.
- Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.
I can't imagine loving anybody as much as Tom seems to love Mary.
- Tom'un Mary'yi seviyor göründüğü kadar çok birini sevmeyi düşünemiyorum.
I can't imagine losing a loved one on Christmas Day.
- Noel gününde sevilen birini kaybetmeyi düşünemiyorum.
There is no worse prison than the fear of hurting a loved one.
- Sevilen birini incitme korkusundan daha kötü bir hapishane yoktur.
He's the most popular boy in the class.
- O, sınıftaki en sevilen oğlan.
No other singer in Japan is as popular as she.
- Japonya'da onun kadar sevilen başka hiçbir şarkıcı yok.
I was not a lovable child.
- Sevilen bir çocuk değildim.