sevilenler

listen to the pronunciation of sevilenler
Türkisch - Englisch
Popular Games
sev
{f} love

I have a friend who loves me. - Beni seven bir arkadaşım var.

I don't love you anymore. - Artık seni sevmiyorum.

sevilen
{s} darling
sevilen
{s} beloved

Nothing is as beloved as what one does in vain. - Hiçbir şey birinin boşa yaptığı kadar sevilen değildir.

Life without beloved person has no sense. - Sevilen kişi olmadan hayatın hiç anlamı yoktur.

sev
{f} loved

All our teachers were young and loved teaching. - Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.

Ken's father loved Ken all the more because he was his only son. - Baba Ken'i haydi haydi severdi,çünkü onun tek oğluydu.

sevilen
loveable
sevilen
habib
sevilen
embraceable
sevilen
adored
sev
{f} loving

One of the greatest secrets of happiness is moderating your wishes and loving what you already have. - Mutluluğun en büyük sırlarından biri isteklerini azaltmak ve önceden sahip olduklarını sevmektir.

Children need loving. - Çocukların sevilmeye ihtiyacı vardır.

sevilen
loved

I can't imagine losing a loved one on Christmas Day. - Noel gününde sevilen birini kaybetmeyi düşünemiyorum.

There is no worse prison than the fear of hurting a loved one. - Sevilen birini incitme korkusundan daha kötü bir hapishane yoktur.

sev
relish
sevilen
popular

No other singer in Japan is as popular as she. - Japonya'da onun kadar sevilen başka hiçbir şarkıcı yok.

Handball is a very popular sport in Denmark. - Hentbol Danimarka'da çok sevilen bir spordur.

sevilen
lovable

I was not a lovable child. - Sevilen bir çocuk değildim.

sevilen
liked
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) mahbûbât
sevilenler
Favoriten