He's the most popular boy in the class.
- O, sınıftaki en sevilen oğlan.
No other singer in Japan is as popular as she.
- Japonya'da onun kadar sevilen başka hiçbir şarkıcı yok.
He's a singer that's loved by everyone.
- O herkes tarafından sevilen bir şarkıcıdır.
I can't imagine losing a loved one on Christmas Day.
- Noel gününde sevilen birini kaybetmeyi düşünemiyorum.
I was not a lovable child.
- Sevilen bir çocuk değildim.
Life without beloved person has no sense.
- Sevilen kişi olmadan hayatın hiç anlamı yoktur.
Nothing is as beloved as what one does in vain.
- Hiçbir şey birinin boşa yaptığı kadar sevilen değildir.
I no longer love you.
- Artık seni sevmiyorum.
I love living with you.
- Sizinle yaşamayı seviyorum.
If you want to be loved, love!
- Eğer sevilmek istiyorsan, sev!
Art is loved by everybody.
- Sanat herkes tarafından sevilir.
There is more pleasure in loving than in being loved.
- Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.
It is pleasant to watch a loving old couple.
- Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.