sevişmek

listen to the pronunciation of sevişmek
Türkisch - Englisch
have sex

I want to have sex with her. - Onunla sevişmek istiyorum.

sleep with
make love

To make love is the world's most delicious thing. - Sevişmek dünyanın en lezzetli şeyidir.

I tell the truth and I want to make love. - Gerçeği söylüyorum ve sevişmek istiyorum.

pet
lay
lie with
bill
shag
to caress each other; to make love, have sexual intercourse
jump
to love/like each other; to make love (to sb), to have sex, to pet, to neck, to sleep together, to sleep with sb
bang
to love each other; to like each other
(deyim) make out
love each other
make love to
sleep together
bonk
sevişme
copulative
gizlice sevişmek
intrigue
sevişme
petting
sevişme
pet
sevişme
lovemaking
seviş
love

It is said that Caligula made love to his own sister. - Caligula'nın kendi kız kardeşiyle seviştiği söyleniyor.

We love each other, but we don't make love anymore. - Biz birbirimizi seviyoruz ancak artık sevişmiyoruz.

gagalarını sürterek sevişmek
bill
kumrular gibi sevişmek
to bill and coo
kumrular gibi sevişmek
to be madly in love with each other, be like two turtledoves
sevişme
love making
sevişme
mutual affection
sevişme
caressing each other; lovemaking, sexual intercourse
sevişme
making love
sevişme
{i} lay
Türkisch - Türkisch
Birbirini sevmek
Cinsel ilişkide bulunmak, aşk yapmak
(Osmanlı Dönemi) TEAŞÜK
SEVİŞ
(Osmanlı Dönemi) Misafire yemek ve azık vermek
seviş
Sevmek işi veya biçimi
seviş
Sevme işi veya biçimi
sevişme
Sevişmek işi
sevişmek
Favoriten