Yerleşmek için bir puanımız var.
- We have a score to settle.
Tom yerleşmek istediğini söylüyor.
- Tom says that he wants to settle down.
Bu anlaşmazlığı çözmek için en iyi yolun ne olduğunu düşünüyorsunuz?
- What do you think is the best way to settle this conflict?
Ülkeler barışçıl amaçlarla anlaşmazlıkları çözmekle ilgileniyorlardı.
- The countries concerned settled the dispute by peaceful means.
Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
- A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.
- He settled down in his armchair to listen to the music.
Yerleşimciler, yapılan anlaşmalara her zaman saygı göstermediler.
- The settlers did not always honor the treaties.
And from the bottom upon the ground, even to the lower settle, shall be two cubits, and the breadth one cubit. --Ezek. xliii.