The ear canal sends sound waves to the eardrum.
- Kulak yolu ses dalgalarını kulak zarına iletir.
The hyena's bark sounds like laughter.
- Sırtlanın havlaması kahkaha gibi ses çıkarıyor.
This bird can imitate the human voice.
- Bu kuş insan sesini taklit edebilir.
She began to cry in a loud voice.
- O, gür bir sesle ağlamaya başladı.
A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
- Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı.
They heard a noise behind them.
- Onlar arkalarında bir ses duydular.
Who can translate the difference between noise and sound?
- Gürültü ve ses arasındaki farkı kim çevirebilir?
A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
- Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı.
Tom and Mary sang background vocals.
- Tom ve Mary arka vokalleri seslendirdi.
It's getting easier to find audio files by native speakers for almost any language you might want to study.
- Neredeyse öğrenmek isteyebileceğin her dilde yerli konuşurlar tarafından hazırlanmış ses dosyalarını bulmak kolaylaşıyor.
Do you often listen to audiobooks?
- Sık sık sesli kitaplar dinler misin?
The piano has a good tone.
- Piyanonun iyi bir sesi var.
Tom ought not to have spoken to his teacher in that tone of voice.
- Tom öğretmeniyle o ses tonuyla konuşmamalıydı.
John was beating the drums loudly.
- John yüksek sesle davulları çalıyordu.
The musician beat his drums loudly.
- Müzisyen davulunu yüksek sesle çaldı.
The baby seems to be sleeping soundly.
- Bebek sesli uyuyor gibi görünüyor.
They shouted as loudly as they could.
- Ellerinden geldiği kadar yüksek sesle bağırdılar.
They were all hoarse from shouting.
- Bağırmaktan sesleri kısıldı.
Tom can't stand loud music.
- Tom yüksek sesli müziğe katlanamaz.
Tom is loud, isn't he?
- Tom yüksek sesli, değil mi?
The baby seems to be sleeping soundly.
- Bebek sesli uyuyor gibi görünüyor.
Tom is in his bedroom, sound asleep.
- Tom yatak odasında, sesli uyuyor.
I often confuse Spanish vowels.
- İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.
My wardrobe has four doors and two mirrors. It was manufactured by a Swedish company, whose name contains three vowels and a consonant.
- Gardrobumun dört kapısı ve iki aynası var. Adı, üç sesli harf ve bir ünsüz içeren bir İsveç şirketi tarafından üretildi.
I heard someone call my name from behind.
- Ben, birinin arkadan adımı seslendiğini duydum.
She called the kitten Jaguar.
- Kedi yavrusuna jaguardiye seslendi.
He began to cry loudly.
- O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
She began to cry in a loud voice.
- O, gür bir sesle ağlamaya başladı.
How do I fix the volume?
- Ben sesi nasıl düzeltebilirim?
Could you tell me how to adjust the volume?
- Sesi nasıl ayarlayacağımı bana söyleyebilir misiniz?
An electric guitar doesn't sound the same as an acoustic one.
- Elektro bir gitar akustik bir gitar gibi ses vermez.
There was a scornful note in his voice.
- Sesinde küçümseyen bir ifade vardı.
Music is the silence between the notes.
- Müzik notalar arasındaki sessizliktir.
Tom read the poem out loud.
- Tom şiiri sesli okudu.