A week before she died she changed her will and left her entire fortune to her dog Pookie.
- O ölmeden bir hafta önce vasiyetini değiştirdi,bütün servetini köpeği Pookie'e bıraktı.
My father left me a large fortune.
- Babam bana büyük bir servet bıraktı.
For all his wealth, he was still unhappy.
- Bütün servetine rağmen hâlâ mutsuzdu.
I dream of a society whose wealth is distributed fairly.
- Servetin adil bir biçimde dağıldığı bir toplum hayal ediyorum.
Edward inherited his uncle's property.
- Edward amcasının servetini miras olarak aldı.
The property was divided equally among the heirs.
- Servet mirasçılar arasında eşit olarak bölündü.
This ball is that boy's treasure.
- Bu top o çocuğun servetidir.
How to distribute abundance is a great problem.
- Serveti nasıl dağıtacağın büyük bir sorundur.
He lost all his possessions.
- O, bütün servetini kaybetti.
I'm going to give all my possessions away.
- Bütün servetimi bağışlayacağım.
Mary went on a shopping spree after coming into some money.
- Mary servete konduktan sonra bir alışveriş çılgınlığına devam etti.
The total net worth of the world's richest people rose by 18% in 2016 to $7.67 trillion.
- Dünyanın en zengin insanlarının toplam net serveti 2016 yılında % 18 artarak 7.67 trilyon dolara yükseldi.
All the wealth in the world is worthless when you're dead.
- Öldüğünüzde dünyadaki tüm servet değersizdir.
He lost all his possessions.
- O, bütün servetini kaybetti.
I'm going to give all my possessions away.
- Bütün servetimi bağışlayacağım.
Despite his riches, he's not contented.
- Servetine rağmen, memnun değil.
He lost all his riches.
- Bütün servetini kaybetti.
For all his riches he is not happy.
- Bütün servetine rağmen o mutlu değildir.
He lost all his riches.
- Bütün servetini kaybetti.