serseri!

listen to the pronunciation of serseri!
Türkisch - Englisch
(Konuşma Dili) Jerk!/You mannerless bum!/You no-count jerk!
vagrant
tramp

I saw a tramp at the station. - İstasyonda bir serseri gördüm.

vagabond
outcast

I felt like an outcast among those people. - O insanlar arasında kendimi bir serseri gibi hissettim.

I don't want to be an outcast. - Bir serseri olmak istemiyorum.

good for nothing
hoodlum

The young man saved the girl from a bunch of hoodlums. - Genç adam kızı bir grup serseriden kurtardı.

This vending machine was destroyed by hoodlums last night. - Bu satış makinesi dün gece serseriler tarafından tahrip edildi.

errant
no good
adrift
larrikin
wandering
castaway
no-good
drifting
roving
(Argo) swagman
wild
rambler
reprobate
ne'er-do-weel
runagate
never-do-well
sundowner
rounder
ne'er-do-well
rover
roamer
wastrel
fugitive
swag man
fiddler
(Konuşma Dili) a bad lot
gadabout
stray

Tom was killed by a stray bullet. - Tom serseri bir kurşun tarafından öldürüldü.

Stray bullets flew everywhere during the war. - Serseri mermiler savaş sırasında her yere uçtular.

ne'er do-well
slob
bum

Don't come dressed like bums. - Serseri gibi giyinip gelme.

Get back to work, you lazy bum! - İşe geri dön, seni tembel serseri!

ne'er do well
Flotsam and Jetsam
layabout
(a) ne'er-do-well, (a) good-for-nothing; layabout, bum, loafer
ne'er-do-well, good-for-nothing; pertaining to a bum or loafer
hooligan
down and out
ne'er do weel
hobo
lowlife
bummer
flotsam
strayed
dosser
vagrant, vagabond; pertaining to a bum or loafer
rascal
roguish
vagrant, tramp, hobo
dawdler
beat
vagrant, vagabond; pertaining to a tramp. S
landloper
vagabond, tramp, vagrant, hooligan, drifter, bum; hobo; drifting, wandering, footloose; (kurşun) stray, wild
never do well
drifter
{i} yob
tearaway
yobbo
{i} rogue

A rogue asteroid from the Kuiper Belt is on a collision course with the Earth. - Kuiper Kuşağı'na ait serseri bir göktaşı Dünya'yla çarpışma rotasında.

rapscallion
rotter
{i} punk

I'll teach these punks a good lesson. - Bu serserilere iyi bir ders vereceğim.

But that is why punks still exist! - Fakat serserilerin hâlâ var olma nedeni budur!

Türkisch - Türkisch
Belli bir hedefi olmayan, belli bir hedefe atılmamış olan, rastlantıyla gelen: "Köpüklü denizin üstünde serseri martılar uçuşuyor, yanımızdan yelkenli bir mavna geçiyordu."- Ö. Seyfettin
Tutarsız, beğenilmeyen davranışları olan kimse
(Osmanlı Dönemi) başıboş
Belli bir işi ve yeri olmayan başıboş kimse, kabadayı, hayta, holigan: "Hayran Baba'yı bir serseri ile birlikte temizlemişlerdi."- F. R. Atay
SERSERİ
(Osmanlı Dönemi) f. Ötede beride gezen, başı boş. İşi gücü olmayıp boşta dolaşan, haylaz, derbeder, avare
SERSERİ
(Osmanlı Dönemi) Boş söz
Serseri
(Osmanlı Dönemi) SU'LUK
Serseri
(Osmanlı Dönemi) AŞUG
serseri
Başıboş bırakılmış hayvan
serseri
Belli bir işi ve yeri olmayan başıboş (kimse), kabadayı, hayta, holigan
serseri
Tutarsız, beğenilmeyen davranışları olan (kimse)
serseri
Belli bir hedefi olmayan, belli bir hedefe atılmamış olan, rastlantıyla gelen
serseri!
Favoriten