serbest bırakan

listen to the pronunciation of serbest bırakan
Türkisch - Englisch
emancipatory
{i} releasing
serbest bırak
{f} free

The prisoners were set free. - Mahkumlar serbest bırakıldı.

Lincoln agreed that all slaves should be freed. - Lincoln bütün kölelerin serbest bırakılmasını kabul etti.

serbest bırak
liberate
serbest bırak
emancipate
serbest bırak
{f} released

The terrorists released the hostages. - Teröristler rehineleri serbest bıraktı.

They released the prisoner. - Onlar mahkûmu serbest bıraktılar.

serbest bırak
set free

The prisoner was set free yesterday. - Tutuklu dün serbest bırakıldı.

Those prisoners were set free yesterday. - Şu tutuklular dün serbest bırakıldı.

serbest bırak
deallocate
serbest bırak
{f} release

The terrorists released the hostages. - Teröristler rehineleri serbest bıraktı.

Don't release that dog. - O köpeği serbest bırakmayın.

serbest bırak
let go

Tom refused to let go. - Tom serbest bırakmayı reddetti.

serbest bırak
{f} liberated
serbest bırak
{f} emancipated
serbest bırak
make free
serbest bırak
setfree
serbest bırakan
Favoriten