separate; distinct; particular; single

listen to the pronunciation of separate; distinct; particular; single
Englisch - Türkisch

Definition von separate; distinct; particular; single im Englisch Türkisch wörterbuch

several
(İnşaat) birkaç

Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi. - Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.

Afganistan ve İran her ikisi de milli marşlarını 20.yüzyıl boyunca birkaç kez değiştirmişti. - Afghanistan and Iran both changed their national anthems several times in the course of the 20th century.

several
{s} birbirinden farklı
several
{s} değişik

Kelimenin değişik anlamları vardır. - The word has several meanings.

several
{s} farklı

Firmamız farklı kültürel etkinlikleri destekler. - Our company supports several cultural events.

Senin ve onun arasında birkaç önemli farklılık var. - There are several important differences between you and him.

several
sürüsüne bereket
several
(Kanun) bağımsız
several
bazısı
several
ayrı ayrı
several
kendi

Birkaç gündür kendinde değildi. - He was unconscious for several days.

Tom birkaç dili akıcı olarak konuşur fakat onun işi gereği, o sadece kendi ana diline çeviri yapar. - Tom speaks several languages fluently, but for his job, he only translates into his native language.

several
çeşitli

Ben çeşitli vesilelerle Chuck's Diner'da yemek yedim. - I have eaten at Chuck's Diner on several occasions.

Çeşitli vesilelerle onunla karşılaştım. - I've met him on several occasions.

several
bir kaçı
several
kimi
several
birtakım

Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir. - In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira.

several
severally birer birer
several
{s} bir takım

Bir takım hataların birleşimi kazaya neden oldu. - A combination of several mistakes led to the accident.

Son fırtınada bir takım evler hasar gördü. - Several houses were damaged in the last storm.

several
tek

Jim Anne'e birkaç kez çıkma teklif etti. - Jim has asked Anne out several times.

O, bu öğüdü toplantı boyunca birkaç defa daha tekrarladı. - He reiterated this advice several more times during the meeting.

several
{s} ayrı, tek
Englisch - Englisch
several
separate; distinct; particular; single
Favoriten