If it hadn't been for you, he would still be alive.
- Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı.
Understanding you is really very hard.
- Seni anlamak gerçekten çok zor.
And if I lose thy love, I lose my all.
- Ve senin aşkını kaybedersem her şeyimi kaybederim.
Is he a friend of yours?
- O, senin bir arkadaşın mı?
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
It is stupid of you to lend him your money.
- Paranı ona ödünç vermek senin aptallığın.
Is he a friend of yours?
- O, senin bir arkadaşın mı?
I really look forward to your visit in the near future.
- Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
Was Ms. Kato your teacher last year?
- Geçen sene Bayan Kato senin öğretmenin miydi?
I'm doing it for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
Shall I cook dinner for you?
- Senin için akşam yemeği pişireyim mi?
senin de hayırlı olsun.
senin gibi birini istiyorum.
I never thought I would find a woman like you.
- Senin gibi bir kadın bulacağımı asla düşünmedim.
He, just like you, is a good golfer.
- O, tam senin gibi, iyi bir golfçü.
çamaşır makinesi senin olsun.
I just asked because I thought you would know.
- Sadece senin bileceğini düşündüğüm için sordum.
You can buy it for a thousand yen or so.
- Sen onu yaklaşık bin yene alabilirsin.
Are you a Japanese student?
- Sen bir Japon öğrenci misin?
Are you here on business?
- Sen iş için mi buradasın?
Hear all, see all, say nowt. Ate all, sup all, pay nowt. An if ever tha does anythin for nowt, mek sure tha does it for tha sen..