The union was modest in its wage demands.
- Sendika ücret taleplerinde mütevazı idi.
The union has a dominant influence on the conservative party.
- Sendikanın muhafazakâr bir parti üzerinde baskın bir etkisi var.
This sweet little old lady turned out to be the head of a crime syndicate.
- Bu tatlı küçük yaşlı kadının bir sendikanın başı olduğu ortaya çıktı.
The prize was divided equally among the ten syndicate members.
- Ödül on tane sendika üyesi arasında eşit olarak bölündü.
Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
- Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.