sele

listen to the pronunciation of sele
Türkisch - Englisch
saddle
flattish wicker basket
basket
bin
flattish wicker basket; (bisiklet) saddle, seat
wicker basket
pillion seat
pillion
sel
flood

The flood began to subside. - Sel alçalmaya başladı.

Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society. - Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.

sele (bisiklette)
saddle
sele gitmek
to be needlessly wasted
sele zeytini
olives processed using comparatively little salt
sel
flooding

Memories of the good old days came flooding back one after another. - Eski güzel günlerin hatıraları sel gibi peş peşe geldi.

The radio had warned us that there was a risk of flooding. - Radyo bir sel riski olduğu hususunda bizi uyarmıştı.

sel
deluge

The flood of 1342 was the biggest deluge in the history of central Europe. - 1342 seli orta Avrupa tarihinin en büyük seliydi.

sel
inundation
sel
water

The flood waters tumbled my house into the river. - Sel suları evimi nehre yuvarladı.

The flood waters will devastate the nearby town. - Sel suları, kasaba civarını harap edecektir.

sel
spate
sel
alluvion
sel
the flood

The flood did the village extensive damage. - Sel köye büyük hasar verdi.

The flood did great damage to the crops. - Sel, ekinlere büyük zarar verdi.

sel
stream
sel
torrent

The rains came in torrents. - Yağmurlar sel olarak geldi.

sel
cataract
sel
torrent, flood
sel
pain
standart sele
(Bilgisayar) standard bin
Englisch - Englisch
The right time or occasion for something, an opportune moment
Happiness, fortune
sel
Select
sel
Selector: A subfield carried in SETUP message part of ATM endpoint address Domain specific Part (DSP) defined by ISO 10589, not used for ATM network routing, used by ATM end systems only
sel
Software Engineering Laboratory
sel
VARCHAR2(3) Auditing SELECT WHENEVER SUCCESSFUL/UNSUCCESSFUL
sel
used in the form "Sel n T" where n is an integer and T is a tactic, runs T with n as an argument indicating which branch (usually of a disjunction) to take
sel
INTE Identifier of a selector on a table
sel
VARCHAR2(3) Indicates whether the policy is applied to query on the object (YES) or not (NO)
sel
selected
sel
select; selection
sel
Sound Exposure Level, the total sound level someone would experience if all of the sound energy occurred in one second This allows for comparison of different sound events of different duration
sel
The Software Evaluation Library (SEL) is a collection of CD's allowing ITS2313 customers to 'test drive' Novell products by installing the contained software for evaluation in their organisation for a period of 90 days (from the date of installation), after which time the product can be purchased or de-installed
Türkisch - Türkisch
Yayvan sepet
Osmanlı hükümdarlarının tuğralarındaki dört bölümden birincisi
Bisiklet oturmalığı
italya'da ırmak
Derinliği az, genişçe sepet
Ağzı geniş kap
bakınız: sere
Sere
Yuvarlak sepet
Bisikletin oturulacak yeri
sele zeytini
Az tuzla hazırlanan bir çeşit zeytin
KA'SELE
(Osmanlı Dönemi) Yürürken bir ayağını yere sürüyüp tozutmak
Mİ'SELE
(Osmanlı Dönemi) (Asel. den) Arı kovanı
NA'SELE
(Osmanlı Dönemi) Yaşlıların yürüy
Sel
(Osmanlı Dönemi) ETİ
sel
Ekmek sacı
sel
Sürekli yağmurlardan veya eriyen karlardan oluşan, geçtiği yerlere zarar veren taşkın su
sel
Etki ve iz bırakan güçlü durum veya davranış
sel
Hareket hâlindeki büyük kalabalık, yığın: "Ellerinde çantalı, küçük yiyecek paketleri, kadınlı erkekli bir memur seli, Ulus Meydanı'na doğru akıyor."- N. Cumalı
sel
Hareket hâlindeki büyük kalabalık, yığın
sele
Favoriten