I don't salute your flag.
- Bayrağınızı selamlamam.
Tom forgot to salute.
- Tom selamlamayı unuttu.
They got up to greet Tom.
- Tom'u selamlamak için ayağa kalktılar.
Did you forget to greet me?
- Beni selamlamayı unuttun mu?
When the visitor entered the room, we stood to greet him.
- Ziyaretçi sınıfa girdiğinde onu selamlamak için ayağa kalktık.
They got up to greet her.
- Onlar onu selamlamak için kalktılar.
The people hailed the victory.
- İnsanlar zaferi selamladılar.
Tom forgot to salute.
- Tom selamlamayı unuttu.
I don't salute their flag.
- Ben onların bayraklarını selamlamıyorum.
We exchanged greetings.
- Birbirimizi selamladık.
Greetings from Cornwall!
- Cornwall'dan selamlar!
We exchanged greetings.
- Birbirimizi selamladık.
Jessie shook Joseph's hand and greeted him with affection.
- Jessie, Joseph'le tokalaştı ve sevgi ile onu selamladı.
They shake hands instead of bowing.
- Başla selamlama yerine tokalaştılar.
In Japan, it is proper to bow when you meet someone.
- Japonya'da biriyle karşılaştığında başla selamlamak uygundur.
I want to greet him, too.
- Ben de onu selamlamak istiyorum.
When the visitor entered the room, we stood to greet him.
- Ziyaretçi sınıfa girdiğinde onu selamlamak için ayağa kalktık.