Yaşamdaki amacı bir müzisyen olmaktı.
- Sein Lebensziel war es, ein Musiker zu werden.
Dedesinin ismini almış olmalı.
- Er muss nach seinem Großvater benannt worden sein.
Son gülen kim olacak?
- Wer wird derjenige sein, der zuletzt lacht?
Yakında dede olacaksın.
- Bald wirst du Großvater sein.
Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
- Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
Hasta olmak çok sıkıcı.
- Being sick is very boring.
Bir insan gibi yaşamanı daha fazla istiyorum.
- I want you to live more like a human being.
Geçmişteki yaşam bugünkünden çok farklıydı.
- The living beings of the past were very different from those of today.
Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.
- All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages.
O takımı kimin oluşturduğunu biliyor musun?
- Do you know who brought that team into being?
İnsanlar bilinçli varlıklardır.
- Humans are conscious beings.
İnsan sosyal bir varlıktır.
- Man is a social being.
İnsanoğlu Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır.
- Human beings were created in God's image.
Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.
- As a result, people have got so used to being paid this way that they're uncomfortable with any other.
Bizim roket yapılıyor.
- Our rocket is being built.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.
- Human beings succeeded in flying into space.
It's no use thinking about one's lost youth.
- Es ist nutzlos, über seine verlorene Jugend nachzudenken.
One must keep one's promises.
- Man muss seine Versprechen halten.
Bedecken Sie diesen Busen, damit ich ihn nicht sehen kann!
- Cachez ce sein que je ne saurais voir.